Değersizliğin tebelleş olduğu bir özne

 Değersizliğin tebelleş olduğu bir özne

Müsveddelere kazınmış intihar notları 

Yıllanmış özlemler 

Yitik düşler 

Rotasız yürüyüşler.

Sokağın sonunda koca bir duvar olduğunu bile bile; eve varamayacağını bile bile; düne hatta özgürlük ile ertelenmiş ya da yok edilmiş geleceğe, özlemle, boynu bükük gece yürüyüşlerine ne kadar tamah eder bir ruh? Gökyüzünde emanet soluklara, sana ait olmayan anlamlara tutunarak, fedakarlığın verdiği güç ile semanın kaçıncı katına kadar erişebilir? Ve tanrı hangi güzelliğe komşudur? Her eylemin sonunda eylemsiz bir hiçliği arzulayarak, kaç gece iç çekilir? Kaç hece ile dirilir ruh, zamanın efsunu yırtılır? Kaç hecedir o dua ki; yıllarca yeniden yazılır: müsveddelere kazınmış intihar notları.

Yıllanmış özlemler 

Yitik düşler 

Rotasız yürüyüşler. 


Zihnin merkezinde, o çoşkun düş ırmağının kalbine giren bir hançer; adına huzursuzluk der kimileri, Kimi kavimler huzur der. Dert aynıdır belki ama zaman ve mekan değişip gider. Uyumsuz olanın haykırışıdır bu. Hiçbir şeyi başaramayanın ağıdı. Yüzyıllar boyunca dolaşır ovalarda, terk edilmiş sayfalarda; ta ki bir ozan laneti kalemine giyene dek. 

O lanet ruhuma can verirken, henüz düşlenmemiş diyarlar kurardım zihnimde. Modern anayasa tarafından henüz zapt edilememiş kalelerin umutları, sarp kayaları geçtiğinde ve kimsesiz bir gül o kayaların dibinde umutlara boynu bükük bir selam verdiğinde, cebimde gizlediğim şifalı suları sunardım ona. Gizlemek gerek bu çılgın iktidardan sevgiyi, merhameti. Antik çağın lanetini gizli matbaalarda çoğalarak yayınlamalı, duyurmalı her insana; 

Tarih boyunca kayda geçmiş olan tüm 

Müsveddelere kazınmış olan intihar notlarını.

Yıllanmış özlemler 

Yitik düşler 

Rotasız yürüyüşler


Kaç gecedir bir umutla beni yepyeni evrenlere ulaştıracağı hülyasıyla özlemlemlerimi yıllandırıyorum. Koyu bir tütün gibi bir kağıda dokuyor, zihnime zerk ediyorum. Geçmiş günlerin kokusu hala üzerimde. Kolasız gömleklerim, tıraşı çoktan geçmiş saçlarım, hoyrat düşüncelerim ve renksiz aşklarım hepsi buradalar. Yepyeni bir dünya düşlüyoruz birlikte, her şeyin başka olduğu bir dünya. Her şeyin henüz güzel olduğu bir dünya. Bacaların yıldızları gölgelemediği bir dünya. Sokak başında nöbet tutan devletin yasaların hükmünce bayağı bir renk ile bu tabloyu katletmediği bir hülya. Umut var içimizde, kimilerimizde hırs, daha iyi olmak niyetiyle, kimileriz yaza hazırlanan Doğa ananın yeşiline aşık; kimilerimiz sonbaharın kokusunu hapsettim yapraklara. Doğa, insan ve sanat hep birlikte bir tabloda. Evinden kovulmuş bir peygamberin, bin yıldır her gece tekrar ettiği bir vaaz; 

Yıllanmış bir vaaz,

Yıllanmış özlemler. 

Yitik düşler

Rotasız yürüyüşler 



Çok erken oldu kaybımız. Pusulamızı düşman karşında yitirmek denizin tüm nefretini üzerimize çekti. Yeni bir mana bulmak amacı, insanlık tarafından icat edilen tüm anlamlar gibi, zamanın fedaileri tarafından küle döndürüdü. Önce birbir çaba ile tayfanın öğrenmemesi için gizledik bu yenilgiyi. Sonra dedikodular ile savaştık. Ardından bir balkon konuşması ile duyurduk lanetin kudretini. Artık bir amacımız yoktu. Dönecek bir anakara, özlenecek bir aile yemeği, düşlenecek bir sevgili kalmamıştı bu diyarda. Ne denizin üzerinde bekleyen birimiz vardi ne de denizin altında. Yetismemiz gereken bir yer yoktu artık, uymamız gereken bir rota da. Rotanin kaybı huzursuzluğu getirdi, huzursuzluk adımları, adımlar güvertede gezinen anlamsız valsları. Nereye gidecektik, ne olacaktık? Ruhumuz ne kadar dayanacaktı denizin tuzuna, yiyecegimine zaman tükenirdi, nasıl dönerdik referans noktasına; ana karaya...

Rotasız yürüyüşler 

Yitik düşler 






Yorumlar