20.12.22

 




I


Sonu ertelediğim her gün hayattan daha da uzaklaşıyorum. son beklemekle gelmez, biliyorum. Beklemek yalnızca yeni bir gün doğumunu getirir. gecenin asil karanlığından, gizlediği tüm kusurlarının havarileştiği ağzı bozuk bir vahiy gibi yükselen güneş ancak çirkinliği görünür kılar. kusurlar saklanmak içindir, açılar hiç istemesek de yaşanmak için. Gözyaşı vardır ki ağlasın insan, dili vardır ki haykırsın ve aklı vardır ki delirsin. normal dediğiniz her neyse benim dünyamda yani karanlığın bizatihi hükümdar olduğu tersine cennetimde bayağıdır. anormal olansa en doğalı. 



II

 Sonu bekleyemiyorsam, ölümü kendime çekebilir miyim? büyük saate fırlattığım kelimelerden çapalarla zamanı ne kadar durdurabilirim? Nasıl bir ucubeyim ki, aşık olduğum sonun gelmemesi için her gece dua ediyorum. 

Nasıl bir ucubeyim ki, maskelerim benden…


III


Durulanmış bir ölümün yerini hangi heyecan tutabilir? Yaşanmış ya da yaşanmamış olsun kıymeti yok; sondan daha huzurlu gün doğabilir mi? İlk ışıkla örülen kader elimizi kolumuzu bağladığında, geceye aşık bir ozanı hangi teselli ölümden uzaklaştırabilir. Gençken titrerdim, kusardım, kustururdum keimelerden bir ırmağı. Artık vaktim geldi. Geldi ki alıştım bulutların arasından sızan ilahi safra tadına. Pencerelerimden sızan limon ağacının taze dalları nafile. Zaman geçer, hayat geçer, ölüm geçer, acı geçer ama ölü ruhların toprağa ve göğe sinen kokusu bir asır daha saklanır gecelerde.

Geldi ki, gitti. Giden ve gelen için her şey kolaydır diye yazdım. Haklıydım. Zor olan beklemekti. Gideni ya da geleni değil, o da en kolayı. Ölüm. Ölümü beklemek en imkansızı. 

yorgunum. artık geleceği erteleyecek bir günüm daha kalmadı. yarın bugünün mirası, bugün ise dünün harabesi. gelecek bi o kadar karanlık bir o kadar sessiz. geçmiş hataların ve çarpışmaların yankılanan metalik sesi tüm zamanı ele geçiriyor. pişmanlıklar baki. Büyük saat kelimelerle dövülmüş çapayı yırtıyor. 



IV


Yeni bir intihar düşlüyorum. Gece yarısı. Şarabımdan bir kadeh belki çıkar belki çıkmaz. Uyuşmam gerek. Neden yazıyorum.. Ne diye kurcalıyorum kadim sorunları önemsiz duygularımla. Ne kadar sürsem de çıkmayacak bir ozanın dilinden süzülen kelimeler bu boş sayfaya. Ne diye yazıyorum o halde? benim cümlelerimle bir bebek katili doğmadan ölmeyecekse. Yeni bir umut henüz yeşermeden başı ezilecekse yeniden, ve yeniden doğrulacaksa uzak bir kentte bir diktatör, emirlerle yaracaksa huzurun ruhunu, niye? Ya da gece yine de bitecekse. Bir iş günü sabahın köründe dizileceksek mezbahana yollarına. 

V


        Bir gün olurda kelimelerim biterse anneme haber verin. Dedemin ceketini bir bebeğe giydirsin; mürekkebimi bir gülün dibine döksün; kitaplarımı bağışlayıp tüm müsveddelerimi son defa mezarımda bana okusun. okusun ki adımı bilsin, okusun ki toprak acımı sindirsin, okusun ki; kelimelerim bittikten sonra gece daha da koyulaşsın. Ve böylece perde kapansın.



…uyumak istiyorum ve mümkünse uyanmamak. 

-zihinde çokluk bedende uyuşukluk, ziyadesiyle yokluk, ziyadesiyle umutsuzluk.

iyi geceler gök’yüzün.





Yorumlar