Çukur
Gözleri alkolden seyiriyordu. Sokakta bozulması imkansız bir sessizlik vardı. Ellerinin üşüdüğünü hissetti bir an. Ellerini paltosunun cebinden çıkarttı. Daha fazla hissedebilmek için her şeyi yapabilirdi. Serin havada dans eden ağaç yapraklarından, arabalar altında ezilen betona kadar sadece hissetmek istiyordu. O ağaç gibi dans etmeliydi, gerekirse yere yatmalı ve tüm şehrin onu ezerek geçmesini beklemeliydi. Beklemek. Onu bekleyen kimsenin olmadığını hatırladı. Yetişmesi gereken hiçbir şey yoktu. Hatta o kadar boştu ki bu düşünce gelecekte bürüneceği kişi bile onun, kendisine bulaşmasını geciktirebilmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Adımlarını yavaşlattı. Bİr köprüdeydi o sırada. Zamanı yavaşlattı. Mekanın farkına vardı. Hep böyle olurdu ya, manzaraya bakabilmek için duranlar ya da hayatın keyfini çıkartmak için zamanı yavaşlatanlar. O hangi kategoride acaba? Acısının tadını çıkartmak için mi yavaşlamıştı. Bir araba geçti hızla altındaki yoldan. Bazı geceler yoldan geçen he